Marufa Doğru
Marufun Tanımı
Maruf kelimesi Arapça kökenli bir kelimedir. a–r–f kelime kökünden türetilmiştir. Kelimenin yüksek sayıda türevi kullanım alanında yer bulmaktadır. Bu kavramın, Arap toplumları dışında da özgün haliyle kullanımda olan türevleri bulunmaktadır. İsminden müsemma olmalı ki, çok bilinen, sevilen ve benimsenen bir halde dolaşımda bulunmaya devam etmektedir.
Kelime en önemli kaynaklarda da kendisine yer bulmuştur. Bu durum onu kalıcı kılmış ve özellikle dini literatürün önemli bir parçası haline getirmiştir. Bazı çekim halleri, fiil halinden öte isim hali de çok kullanılmaktadır. Hatta hem eril anlamda hem de dişil anlamda insan ismi olarak da tercih edilmeye devam etmektedir.
Toplumlar tarafından benimsenmiş haliyle çok bilinen versiyonlarını şu şekilde ifade etmek mümkündür: Maruf, İrfan, Örf, Arefe, Arafat, Arif, Arife, Muarefe, Tarif, Tarife vb.
Maruf; Meşhur, genel kabul görmüş, iyi, faydalı, yararlı, doğruluk, tarafsızlık, hakkaniyet, dostluk, yakınlık göstergesi, dostluk alameti, aktif, malum, etken yapı, bilinen hem de iyi olarak bilinen, toplum tarafından güzel olarak kabul edilen anlamlarında kullanılmaktadır.
Buradan hareketle toplumların güzel ve makbul saydıkları adetleri, alışkanlıkları toplumun ortak kabulleri anlamında örf olarak adlandırılıp nesiller boyu devam ettirilen geleneklerin de adı haline gelmiştir.
Marufun Farklı Kullanım Türevleri
İrfan, bu kelimenin en önemli kavramlarından biri haline gelmiş ve tarihin derinliklerinde adeta bilgelik, hikmet ve sezgi gibi son derece derinlikli birikimleri toparlayan bir bilgi becerisinin adı olmuştur.
Arefe, fiil haliyle geçmiş zamanı ifade ederek, “bildi” anlamına gelmektedir.
Arafat; bilinç seviyesinin en yüksek olması beklenen ve varlığın sırrının kavranıp, Yaradan’a en yakın hissedilmesi gereken mevki olarak tayin edilmiş yerin adıdır.
Arif; bilen, derinlikli bilgi sahibi, bilge kişi anlamına gelir. Arife, bu versiyonun dişil halidir.
Muarefe; tanışmak bilişmek demektir. Hatta bu hali örf yarıştırmak, örflerin karşılaşması/karşılaştırılması anlamlarında da kullanılmaktadır.
Tarif; tanımlama özelliklerini toparlayıp, ilgisiz elemanları dışarıda bırakmak demektir.
Tarife ise, bir ekonomik niteleme olarak fiyatlandırma yerine kullanılmaktadır.
TDV İslam Ansiklopedisi, kavramı birden fazla maddede işleyerek hem etimolojik anlamına hem de tarihsel serüvendeki kullanımına ilişkin bilgiler aktarmıştır:
Örneğin: “Ma’rûf kelimesi Câhiliye döneminde “iyilik, ikram, gönül okşayıcı söz ve davranış” anlamında yaygın olarak kullanılmaktaydı. Nitekim Züheyr b. Ebû Sülmâ’nın Muʿallaḳa’sında “iyi söz, cömertlik, ihsan” ve genel olarak “iyi davranış” mânasında birkaç yerde geçmektedir (bk. Zevzenî, s. 107, 119, 120).”
“İbn Manzûr: “Ma‘rûf münkerin zıddı olup insanın faydalı bulduğu, hoşlandığı, memnun olduğu şeydir” derken, Urf (örf) gibi ma’rûfun da iyi ve güzel fiiller için kullanıldığını ifade etmiştir. Râgıb el-İsfahânî, “Ma‘rûf, akıl ve şeriatın iyi olarak nitelendirdiği fiilleri ifade eden bir isimdir”; demektedir.
Fahreddin er-Râzî ise ma’rûfun geçtiği “kavlün ma‘rûfün” ibaresini “vicdanın ürküntü ve tiksinti duymadan kabul ettiği, insanlara sevinç ve huzur veren, onları rahatsız etmeyen söz” şeklinde açıklar (a.g.e., VII, 49).”
“Ma’rûfun eski Arap edebiyatında “cömertlik ve ikram” anlamındaki kullanımı da İslâmî dönemde devam etmiştir. “Size ma’rûf getirene karşılık veriniz” (Nesâî, “Edeb”, 108, “Zekât”, 72; Müsned, II, 68) meâlindeki hadiste ma’rûf “ikram” mânasına gelmektedir.”1
Marufun Kur’an’daki Kullanımları
Maruf kelimesinin Kur’an’daki kullanımı son derece etkindir. Kelime farklı çekim halleri ile kullanılmıştır. Ancak maruf şeklindeki kullanımı çok fazladır.
Bakara 178. ayette, Allah, kısastan diyete geçişe izin vermiş ve bunun maruf üzere yapılmasını emretmiştir. Ekonomik bir bedelin en çok bilinen miktarda ve en iyi bilinen tarzda ödenmesi emri, marufa önemli bir atıftır.
Bakara 180’de miras gibi ekonomik bir konuda dağılımın yine maruf üzere yapılması emredilmekte, mağduriyetin oluşmasına mâni olunmak istenmektedir.
Bakara 228 numaralı ayet ise, boşanma konusundan erkeklerle kadınların haklarından bahsederken kadınların haklarının erkekler gibi olduğuna ilişkin vurguyu maruf üzerinden yapmaktadır.
Aynı surenin 229. ayetinde sosyal bir gerçeklik olarak boşanmanın kaçınılmaz olduğu zamanlarda, maruf üzere hareket edilmesi emredilmektedir. Aynı şekilde 231, 232 ve 233. ayetlerde, boşanma süreçlerinde devreye girmesi gereken ekonomik sorumluluklarda da mütemadiyen maruf üzere hareket emredilmiş ve en özel ihtiyaçlar dahi atlanmamış hepsine maruf atfı yapılmıştır. Boşanma sonrası ortaya çıkan tüm ihtiyaçlar içinde benzer atıflar yapılmış hem davranışların maruf çerçevede kalması hem de ekonomik tutumların maruf üzere yapılması şart koşulmuştur.
Bu surede son olarak 263. ayette maruf kelimesi, infak psikolojisini doğru konumlandırmada kullanılmıştır. “Arkasını eziyetin takip edeceği bir sadakadan ise maruf bir söz daha hayırlıdır” ifadesi, insan onurunun korunması, varlık telakkisinin doğru nitelenmesi açısından son derece önemlidir.
Ali İmran 104 ve 110’da iyiliklerin egemenliği için özel organizasyonların kurulması gerektiği ortaya konmuş, bu iyilikler “maruf” olarak tanımlanmıştır. 114’de de bu ekibin ıslah edici fonksiyonuna vurgu yapılmıştır.
Nisa 5,6 ve 8. ayetlerde toplumun, akli olarak en zayıf ve fikri yönden en naif durumda olanlarından, eşinin malını tüketmek zorunda olanlara varıncaya kadar herkese maruf üzere hareket emri ortaya konmaktadır. Buralarda marufun; haksızlığa, yanlışlığa aşırılığa gitmeden insanca yaşamayı amaçlayan bir anlamda kullanıldığı anlaşılmaktadır.
Hac 41’de yeryüzünde bir yerlere yerleştirilen duyarlı insanlar, en yüksek hakkaniyetle idare yaptıklarından bahisle bunu maruf üzere sürdürdüklerinden bahsedilerek övgüye mazhar olmaktadır.
Nur 53 ise, yönetime katılımda samimiyeti ve abartıdan uzak olarak görevi hakkıyla yerine getirme duyarlılığını Allah marufla tarif etmektedir.
Lokman 15-17. ayetlerde, davranış düzenlemesinin maruf eksenli yapılması emredilmekte üstelik en onulmaz konularda dahi maruf üzere tutum ve davranış emredilmektedir.
Ahzap 32, sözden dahi nem kapıp yanlış yorumlar çıkarılmasına imkân vermemek üzere dikkate çağrı yine maruf kavramıyla yapılmaktadır.
Muhammed 21’de zor zamanlarda da tavır takınmanın ve ilkelerin arkasında dimdik durmanın adı marufla tanımlanmaktadır.
Mümtehine 12. ayette, siyasal katılım ve itaatin çerçevesi maruf kavramı ile çizilmiştir.
Kur’an’da maruf kavramıyla; inananlara görev olarak emredilen, tavsiye edilen ya da doğal olarak kendiliklerinden yaptıklarında müthiş pozitif sosyal, ekonomik, psikolojik etkileri olan bir durum kastedilmektedir.
Maruf kelimesinin bu eşsiz etki alanı ve gücü, bizim için de yüksek motivasyon sağlamakta ve tezahür ettirmeye çalıştığımız ekonomik sistemin adı haline dönüşmesine zemin hazırlamaktadır.